Kastamonu Üniversitesi’nde 61. Kütüphane Haftası Kutlandı
Kastamonu Üniversitesi Bilgi Topluluğu tarafından “Üreten Kütüphaneler” temasıyla, Kütüphane Haftası’nın ikinci gününde Sezai Karakoç Salonu’nda iki oturumdan oluşan bir panel düzenlendi.

Kastamonu Üniversitesi Bilgi Topluluğu tarafından 61. Kütüphane Haftası kapsamında Sezai Karakoç Salonu’nda bir panel düzenlendi. Etkinlik, öğrencilerin yoğun ilgisiyle gerçekleşirken, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri de programa katıldı.
Panel, İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Oturum başkanlığını Zeynep Bayık üstlendi. Bayık, açılış konuşmasında katılımcılara teşekkür ederek, panelin ilk konuşmacısı olan yüksek lisans öğrencisi ve Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphanesi çalışanı Bahar Yayla’ya sözü bıraktı.

Panelin ilk konuşmacısı olan yüksek lisans öğrencisi ve Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphanesi çalışanı Bahar Yayla, konuşmasına Ramazan Bayramı nedeniyle bir ay ertelenen panele katılan akademisyenlere ve öğrencilere teşekkür ederek başladı.
Konuşmasında yapay zekanın tanımı, tarihçesi ve kullanım alanları üzerinde duran Yayla, yapay zekayı bir makinenin insan gibi düşünüp düşünemeyeceği sorusu üzerinden ele aldı. Özellikle, bir yapay zeka sisteminin dünya satranç şampiyonunu yenmesi örneğini vererek, yapay zekanın insan zekasıyla rekabet edebilecek potansiyele sahip olduğunu vurguladı.
“Yapay zeka insan dilini öğrenme ve yeni şeyler üretme üzerinedir.” ifadelerinde bulunan Yayla, yapay zekanın kütüphanelerde otomatik etiketleme ve sınıflandırma işlemlerinde devrim yarattığını ifade etti. Ayrıca, “geliyor gelmekte olan” sözleriyle yapay zekanın kaçınılmaz gelişimine dikkat çeken Yayla, bu teknolojinin kütüphanecilik mesleğini yok etmeyeceğini; aksine, meslekle entegre olarak gelişmesine katkı sağlayacağını belirtti.
Panelde ikinci konuşmayı, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Sudenaz Atalay gerçekleştirdi. “Geleneksel Kütüphanelerden Üreten Kütüphanelere Doğru” başlıklı sunumunda Atalay, geleneksel ve modern kütüphaneler arasındaki dönüşüme dikkat çekti.
Sunumunda, geleneksel kütüphanelerin temel amacının yazıyı korumak ve bilgiyi nesiller arasında aktarmak olduğunu belirten Atalay, günümüz kütüphanelerinin ise bu rolü aşarak bilgiyi üretmeye ve yeniden şekillendirmeye odaklandığını ifade etti.
Atalay, üreten kütüphanelerin yalnızca bilgi tüketimini değil, bilgi üretimini de merkeze aldığını vurgulayarak, bilginin artık sadece kitap sayfalarında değil; deneyimle, yaratıcılıkla ve paylaşım yoluyla da etkileşime açık hale geldiğini söyledi. Sunumunun devamında, 21. yüzyılın getirdiği eleştirel düşünme, problem çözme, iş birliği ve etkili iletişim gibi becerilerin önem kazandığını belirten Atalay, bu yetkinliklerin desteklenmesiyle birlikte bilgi toplumunun daha merkezi ve etkin bir rol üstleneceğini ifade etti.
Panelin üçüncü konuşmacısı, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Ahmet Halit Öz oldu. “Üreten Kütüphane: Bilgiden Eyleme Yeni Nesil Kütüphane Hizmetleri” başlıklı sunumuyla katılımcılara hitap eden Öz, günümüzün yalnızca bilgiye ulaşma değil, aynı zamanda bilgiyi dönüştürme çağı olduğunu vurguladı.
Kütüphanelerin, artık kullanıcıların yaratıcılığını ve üretkenliğini destekleyen dinamik bilgi merkezleri haline geldiğini belirten Öz, bu dönüşümün bilgiye sadece erişimi değil, bilgiyi yeniden üretmeyi de içerdiğini ifade etti.
Sunumunda, Türkiye’deki yeni nesil kütüphane anlayışına örnek olarak Rami Kütüphanesi’ni gösteren Öz, bu yapının sunduğu hizmetlerle ülkemizdeki kütüphanecilik anlayışına yenilikçi bir soluk kazandırdığını söyledi.
“Kütüphanelerin rolü kökten değişmektedir. Üreten kütüphane modeli, bilgiyi durağan bir nesne olmaktan çıkararak toplumsal bir değere dönüştürür. Bu model, bireyleri pasif bilgi tüketicisi olmaktan çıkarıp aktif üreticilere dönüştürürken, toplumu da katılımcı bir bilgi ekosistemine taşımaktadır.” sözleriyle sunumunu tamamladı.
Panelin son konuşmacısı, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi yüksek lisans öğrencisi Alihan Erken oldu. “Üretim ve Kütüphane” başlıklı sunumunda Erken, üretim, bilgi ve kütüphane kavramları arasındaki ilişkiye değindi. Üretimin anlamlı ve sürdürülebilir olabilmesi için bilgi içermesi gerektiğini belirten Erken, kütüphanelerin bu bilgiyi sağlayan temel yapılar olduğunu ifade etti. Kütüphanecilerin, bilgiye erişim konusunda uzmanlaşmış profesyoneller olarak topluma rehberlik ettiğini vurguladı.
Kütüphanelerin doğrudan fiziksel ürün üretmediğini, ancak üretimin hammaddesi olan veri ve enformasyonu sağladığını söyleyen Erken, bu yönüyle kütüphanelerin üretim sürecine dolaylı fakat çok önemli bir katkı sunduğuna dikkat çekti.
Erken, “Kütüphaneler toplumsal fayda üretir; okuyan ve sorgulayan bireyler yetiştirir. Aynı zamanda kütüphaneler sadece bilgi sunmaz, içinde bulunduğu toplumun gelişimine de aktif katkı sağlar. Üretim yalnızca sanayiye ve ekonomiye değil, bilgiye, topluma ve kültüre de aittir.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Konuşmacılara teşekkür belgeleri takdim edilmesinin ardından birinci oturum sona erdi.
Panelin ikinci oturumunda, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi akademisyenleri konuşmacı olarak katıldı. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Hasan Sacit Keserlioğlu’nun üstlendiği panelde ilk söz, Doç. Dr. Güler Demir’e verildi. Doç. Dr. Güler Demir, “Üreten Kütüphanelerin Gücü” adlı sunumuna başladı. Üretken yapay zekâya değinerek, kişinin yanlış kullanımda yaratıcılığının teslim edilebileceğini vurguladı. Ayrıca, kütüphanelerin eski çağlarda sessiz sığınaklar olarak nitelendirilirken, matbaanın icadı ve internetin gelişmesiyle bugün sınırsız bir üretim alanına dönüştüğünü belirtti. Kütüphanelerin eşitsizlikleri ortadan kaldırarak topluma ciddi katkılar sunduğunu da ifade etti. Doç. Dr. Demir, “Bence kütüphaneler, teknoloji desteğiyle birlikte devam edecek.” ifadelerini kullandı.
Söz sırası, Doç. Dr. Hamid Derviş’e geçti. “Çağdaş Kütüphanelerde Yapay Zeka, Büyük Veri Tabanı, NoSQL ve SQL’in Önemi” başlıklı sunumuna başladı. Teknolojinin kütüphanelerde nasıl kullanıldığını ve büyük veri kavramlarını açıklayarak konuşmasına giriş yapan Doç. Dr. Derviş, ardından, verilerin depolama alanlarında kullanılan SQL ve NoSQL veri tabanlarını anlattı. Hangi tür bilgilerin hangi veri tabanlarında depolandığını karşılaştırmalı olarak açıklarken, kütüphanelerde hangisinin hangi amaçlarla kullanıldığını belirtti.
Dr. Öğr. Üyesi M. Kemal Sevgisunar, “Üretici Kütüphane Kavramı ve Toplum Kurumu İlişkileri” başlıklı sunumuyla söz aldı. Dr. Öğr. Üyesi Sevgisunar, üretici kütüphanelerde kurumların kendisinin üretmediğini, üretenin ise insan olduğunu belirtti. Kurumların ortaya çıkışının da insanla ilgili olduğunu dile getirdi. Ayrıca, kurum ve kuruluş arasındaki farkı değerlendirerek, kurumların ne kadar ihtisaslaşmış olursa o kadar etkin olacağını ifade etti. Üretici kütüphane kavramının tartışılması gerektiğini ancak bunun piyasalaştırmak için değil, gündelik hayattı zenginleştirmek, insan unsuruna katkıda bulunmak ve standartları artırmak amacıyla yapılması gerektiğini vurguladı.
Dördüncü konuşmacı ise İnsan ve Toplum Bilimi Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ömer Balkıran’dı. “Kütüphanelerin Ürettiği Toplumsal Değer: Engellilere Yönelik Bilgi Hizmetleri” başlıklı sunumuyla söz aldı. Dr. Öğr. Üyesi Balkıran, kütüphanelerde engellilere yönelik altyapı hizmetleri, fiziksel erişebilirlik, teknolojik materyal ve destekler, dijital işbirliği ve personel eğitimi gibi konulara değindi. Türkiye’de Artvin Çoruh Üniversitesi’ndeki uygulamaları ve teknik yapıları örnek göstererek engelli bireylere sağlanan avantajlara dikkat çekti. Kütüphanelerin eşitlik ve adalet sağlama faydasını, toplumsal fayda olarak nitelendirdi.
Son olarak, İnsan ve Toplum Bilimi Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Ayşenur Akbulut, “Üreten Kütüphaneler: Bilgiden Ürüne” başlıklı sunumuyla söz aldı. Dr. Öğr. Üyesi Akbulut, kütüphanelerin bilgi üretmenin ilk basamağı olduğunu ve 21. Yüzyıl itibarıyla kütüphanelerin sosyal mekânlar olarak anılmaya başlandığını, üçüncü mekân kavramını ortaya çıkardığını belirtti. Buna örnek olarak, Danimarka’daki Aarhus şehrindeki Dokk1 Kütüphanesini gösterdi. Kütüphanenin dijital çağa uyumluluğu ve konforu sayesinde sosyal mekân uygulamasının başarılı bir şekilde hayata geçirildiğini ve sentez kütüphane olarak tanımlandığını ifade etti. Kütüphanelerin artık sadece bilgi üretmenin değil, ürün üretmenin de yeri olduğunu vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.
Panel, konuşmacılara teşekkür belgelerinin verilmesi ve toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Haber/Fotoğraf : Dicle Artak