Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Tarık Şafak, Gazete Kampüs’e Konuştu
“4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü” vesilesiyle Kastamonu Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Tarık Şafak ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Kastamonu Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Tarık Şafak, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde sorularımızı yanıtladı.
Doç. Dr. Şafak, ‘’Bir hayvan sahiplenmek bir evlat edinmek anlamına geldiği için hayvan sahiplendikten sonra ona sağlayacağınız koşullardan emin olmalısınız. Hayvan sevgisi hayvan sahiplenmek için yeterli değildir.’’ uyarısında bulundu.
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nün önemi nedir?
Dünya Hayvan Refahı Günü veya Dünya Hayvan Günü olarak da anılan “Dünya Hayvanları Koruma Günü” dünya çapında hayvan haklarının ve refahının her yıl 4 Ekim’de hatırlandığı bir etkinlik haline gelmiştir. Hayvanların iyi şartlarda bakılmasını ve hayvanlara iyi davranılmasını sağlamak amacıyla İngiliz hayvan severler tarafından 1882 yılında “Hayvanları Koruma Birliği” kurulmuştur. Daha sonra birçok ülkede kurulan dernekler birleşerek Hollanda’da “Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu” kurmuşlardır. Bu kuruluşun 1931 yılında yaptığı toplantıda 4 Ekim tarihini; “Dünya Hayvanları Koruma Günü” olarak ilan etmiştir. Bu tarihten sonra “Hayvanları Koruma Günü” insanların hayvanlara karşı sevgi ve şefkat duygularının uyandırılması amaçlamıştır. Aynı zamanda farkındalığın artırılmasıyla yeryüzündeki tüm hayvanların duygu ve düşünceleri olan duyarlı varlıklar olarak tanınması sağlamıştır. Ülkemizde de 2004 yılında yürürlüğe giren “5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu” ile birlikte hayvan hakları konusunda ilk çağdaş nitelikli yasal düzenleme oluşturulmuştur. Bu kanunla bütün hayvanların yaşama hakları güvence altına alınmış, hayvanlara karşı her çeşit kötü muamele ve uygulamalar yasaklanmıştır.
Evcil hayvan sahiplenirken dikkat edilmesi gereken hususlar ve sahiplenme sonrası bilinmesi gereken sorumluluklar nelerdir?
Bir hayvan sahiplenmek bir evlat edinmek anlamına geldiği için hayvan sahiplendikten sonra ona sağlayacağınız koşullardan emin olmalısınız. Hayvan sevgisi hayvan sahiplenmek için yeterli değildir. Sahiplendiğiniz dostunuzun bakım, beslenme ve sağlık harcamalarını, aynı zamanda sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmek önemlidir. Evcil dostunuzu sahiplenmeden önce sahiplenilecek türe bağlı olarak ideal yaşam alanın oluşturulması ve bu alanın, onun sosyal davranışlarını gerçekleştirebileceği büyüklükte olması gerekmektedir. Sahiplenilen hayvana yeterince ilginin verilip verilemeyeceği sahiplenme sürecinden önce kişilerin değerlendirmesi gereken hususlardandır. Örneğin sık seyahate çıkanlar için evcil hayvanın bu sürelerde kim tarafından nerede ve nasıl bakılacağı dikkate alınmalıdır. Bakım ve besleme giderleri için de yeterli maddi kaynağın ayrılması gerekmektedir. Sahiplenme sonrası ise hem kendiniz hem de dostunuz için ev ortamının düzenlenmesi, uygun güvenlik önlemlerinin alınması ve temiz bir yaşam alanı sunulması önemlidir. Hayvan sahiplerinin, evcil dostlarını dengeli beslemesi, düzenli egzersiz ve aktivite ihtiyaçlarını karşılaması, tüy/tırnak/diş gibi bakımlarını yaptırması en önemli sorumluluklarıdır. Tüm bu ihtiyaçların yanı sıra düzenli olarak veteriner hekim kontrollerini, aşı uygulamalarını, kısırlaştırma işlemlerini de yaptırmak hayvan sahiplerinin en önemli görevlerindendir. Ayrıca hayvan sahipleri, mikroçip uygulamasının yaptırılması ve hayvan pasaportlarının çıkartılması ile hayvanını kontrol altına almaları gerektiği bilincinde olmalıdır.
Hayvanların korunması için toplumsal sorumlulukları artırmanın yolları nelerdir?
Günümüzde sokak hayvanlarına yönelik olumsuz tutumlar artarken birçok hayvan sokaklara ya da ormanlık alanlara terk edilmektedir. Ev ortamına alışmış hayvanlar, dış ortamda hayatta kalmakta zorlanmakta ve çoğu zaman maalesef açlık, hastalık, trafik kazaları ve kötü muamele gibi pek çok tehlike ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum, onların korunmasını ve yaşam haklarının savunulmasını bir zorunluluk haline getirmektedir. Bir canlının aç kalmasının, hastalanmasının ya da kötü muameleye maruz kalmasının engellenmesi onları korumak adına vicdani bir sorumluluktur. Aynı zamanda aşılanmamış, tedavi edilmeyen veya zoonoz hastalık taşıyabilen hayvanların toplum sağlığı için yaratabileceği olumsuzlukların engellenmesi amacıyla da bir gerekliliktir. Sokak hayvanlarının sağlık koşullarının iyileştirilmesi ve düzenli bakımlarının yapılması, bu riskleri azaltırken, onların yaşam kalitesini de artıracaktır. Hayvanların korunması kapsamında; “kısırlaştır, aşılat ve yaşat” kampanyası ile yerel yönetimler, sokak hayvanlarını rehabilite etmek amacıyla geçici bakım evleri ve barınaklar inşa etmektedir. Ayrıca, hayvan severler ve gönüllüler, sokak hayvanları için barınma ve bakım evlerinin yapılması konusunda çalışmalar yürütmektedir. Bunlara ek olarak evlerinizin önüne bırakacağınız bir kap su ve mama, hem toplumsal bilincin yaygınlaşmasını sağlayacak hem de sokaktaki dostlarımızın yaşamlarını sürdürebilmeleri için büyük bir destek olacaktır. Sokak hayvanlarına karşı toplumsal duyarlılığın artırılması, okullarda (özellikle ilkokul zamanlarında) Veteriner Fakülteleri tarafından sokak hayvanlarına saygı ve yardım konularında eğitimlerin verilmesi ile sağlanabilmektedir. Sahiplendirme kampanyaları ve bu eğitim programları sosyal medya üzerinden daha geniş kitlelere ulaştırılmalıdır. Sokak hayvanları için mama ve su noktalarının oluşturulması, hayvan haklarına duyarlı kişi sayısının artırılması toplumsal sorumlulukların yerine getirilmesi için oldukça önem arz etmektedir.
Hayvan barınaklarında yaşanılan zorluklar nelerdir? Hayvan hakları konusunda daha iyi yerlere gelmek için neler yapılabilir?
Türkiye’de sokaklarda yaşayan sahipsiz hayvanların karşılaştıkları zorlukların ve sorunların çözümü yerel yönetimlerin sorumluluğunda yürütülmektedir. Belediye hizmetleri kapsamında “Geçici Hayvan Bakımevi” olarak adı geçen kurumlar, kontrolsüz üremenin önüne geçmek için hayvanları kısırlaştırmak, hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların önüne geçmek için koruyucu-kurtarıcı önlemleri almaktadır. İç ve dış parazitlerinin tedavisini yapmak, sokak hayvanlarında mikroçip ve küpeleme yaparak, sahiplendirme işlemlerini yürütmektedir. Ülkemizde sokak hayvanları hali hazırda sorun olarak mevcudiyetini korumaktadır. Ayrıca, insanların evcil hayvanlarını, bakım zorluğu, yer değiştirme, komşuların ve/veya evdeki bireylerin şikâyetleri gibi sebeplerle sokağa bırakma eylemleri devam etmektedir. Fakat ev ortamına alışmış evcil hayvanların sokağa bırakıldıktan sonra yeni yaşam koşullarına alışırken psikolojilerinin bozulması nedeniyle çok agresif veya çok depresif oldukları, yeme-içmeden kesildikleri bildirilmektedir. Bununla birlikte sokaktan barınağa getirilen hayvanlarda, ayrılmış kapalı kafes koşulları özgürce hareket ettiği ortamlarından farklı bir alan olması nedeniyle tepkisel davranışlar görülebilmektedir. Hayvan bakım evlerinde yeterli sayıda Veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni ve teknikeri ve yardımcı personelin olmaması, fiziki koşulların ve tıbbi donanımın yetersizliği, kapasitenin üstünde hayvan sayısı, bakım evlerine ayrılan bütçenin yetersiz olması temel problemler arasındadır. Dahası kırsal alanlarda verilen bu hizmetlerin yetersiz olması, merkezlerin ilçe, kasaba ve köylere yeterli düzeyde ulaşamaması bu sorunların giderilememesine neden olmaktadır. Hayvan bakımevlerindeki bu problemlerin üstesinden gelmek amacıyla, evcil hayvan edinmek isteyenlerin barınaklardaki hayvanları öncelik olarak düşünmesi gerekmektedir. Bakımevlerinin temizlenmesi, hayvanların gezdirilmesi ve sosyal davranışlarının sürdürülmesi, rutin bakımlarının yapılması sırasında gönüllülerden yardım alınması bir diğer önemli yaklaşımdır. Bakımevi sayısının artırılması veya mevcut bakımevlerinin iyileştirilmesi amacıyla yerel yönetimlere daha fazla destek olunması gerekmektedir. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarından bakımevlerine çeşitli malzeme ve kuru/konserve mama desteğinin yapılması, şartların iyileşmesi konusunda yapılabilecekler arasındadır. Dahası ve en önemlisi hayvan bakımevlerindeki mevcut koşullar ve işleyiş konusunda kanun yapıcılara, yerel yönetimlere, veteriner fakültelerine, sivil toplum kuruluşlarına, gönüllü hayvan severlere büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Toplumun her kesiminin bilinçlendirilmesi için kamu spotu ve eğitim seminerleri ile farkındalığı ve duyarlılığı artırmak sorunların çözümünde etkili olacaktır.
RÖPORTAJ / FOTOĞRAF: TUĞÇE KARAFAKIOĞLU- MUSTAFA ŞAHİN