Kastamonu Üniversitesi’nde 33.Yıl Dönümünde Hocalı Katliamı Anıldı

Kastamonu Üniversitesi’nde “Karabağ Sorunu ve 33. Yıl Dönümünde Hocalı Katliamını Anma Programı” düzenlendi.

Kastamonu Üniversitesi’nde 33.Yıl Dönümünde Hocalı Katliamı Anıldı
04.03.2025
133
A+
A-

Kastamonu Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Cemil Meriç Konferans Salonu’nda Türk Dünyası Gençlik Topluluğu tarafından “Karabağ Sorunu ve 33. Yıl Dönümünde Hocalı Katliamını Anma Programı” düzenlendi. Moderatörlüğünü İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Can Ceylân’ın yaptığı programda İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Namig Musali, “Türkmençay Antlaşması’ndan Günümüze Karabağ Sorununun Tarihi ve Hocalı Katliamı” başlıklı konuşmasıyla İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Elşan İzzetgil ise “İkinci Karabağ Savaşı’nın Türkiye-Azerbaycan, Bölgesel ve Küresel İlişkilere Yansıması” başlıklı konuşmasıyla katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Can Ceylân, “Maalesef 21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirdiğimiz bu dönemde dünyanın farkı yerlerinde özellikle Gazze’de katliam ve soykırım devam ediyor. Belki katliam diyerek bunu küçümsemiş oluyoruz ama bir canın öldürülmesi bile bütün insanlığın öldürülmesi demek olduğu için aslında bir insanlık öldürülüyor.” ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Can Ceylân, Türkiye ile Azerbaycan’ın tek millet iki devlet olduğunu belirterek “O toprakların Türkleri olan soydaşlarımızın çektikleri acıları anacağız, unutmamak, unutturmamak ve nesilden nesile aktarmak için bu konuyu işin uzmanlarından dinlemek istiyoruz.” dedi.

Doç. Dr. Can Ceylân’ın açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan Prof. Dr. Namig Musali, artık Karabağ diye bir sorunun kalmadığının altını çizdi. 1828 yılında, dönemin en büyük imparatorluklarından olan Rusya’nın işgal etmesiyle ortaya çıkan bir sorun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Musali, “Rusya’nın amacı Azerbaycan ile Osmanlı arasına Ermenileri yerleştirmek suretiyle Azerbaycan ve Osmanlı’da bulunan Türklerin birbirleri ile olan irtibatını engellemekti. Bölgeye yerleştirilen Ermeniler silahlanarak saldırıya geçti ve Azerbaycan halkı da örgütlenerek, silahlanarak bu saldırıyı önlemeye çalıştı.” diye sözlerini sürdürdü. Bölgeye yerleştirilen Ermenilerin silahlanarak saldırıya geçtiğini ve Azerbaycan halkının da örgütlenerek, silahlanarak bu saldırıyı önlemeye çalıştığını belirten Prof. Dr. Namig Musali, mevcut durumda Ermenistan sınırları içinde yer alan bazı bölgelerin o dönem Azerbaycan sınırları içerisinde yer almakta olduğunun altını çizdi.

Hocalı’nın stratejik bir önemi olduğunu ve Ermenilerin burada yaptığı soykırımı anlatan Prof. Dr. Musali, 150 kişinin öldüğünü, bin 200’den fazla kişinin esir edildiğini, 500’den fazla kişinin de engelli kaldığını aktardı. Prof. Dr. Musali, 2023 yılı Eylül ayı itibariyle Karabağ’ın Ermenilerden alındığını ve bölgedeki Rus askeri varlığına da son verildiğini söyledi.

Karabağ Sorunu’nun tarihsel sürecini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Elşan İzzetgil, 1922 yılında uluslararası örgütlerin sürece dahil olduğunu ifade ederken başta Birleşmiş Milletler olmak üzere iki ülke arasındaki sorunun giderilmesi için Minsk Grubu oluşturulduğunu söyledi. Dr. İzzetgil, sözlerine şöyle devam etti:

“Minsk Grubu’nun eş başkanları da ABD, Fransa ve Rusya. Bugün baktığımız zaman bu 3 ülke de Ermenileri destekleyen Ermenilerin en fazla gücü olduğu ülkeler. Tabi bu Minsk Grubu içerisinde başka ülkeler de vardı. Fakat bu 3 eş başkan çerçevesinde bu işin yürütüldüğünü ifade edebiliriz. Avrupa Güvenliği İşbirliği Teşkilatı Minsk Grubu 5 Mayıs 1994’ de tarafları ateşkese götürdü ve Bişkek Protokolü dediğimiz protokol imzalandı. Tabi günün şartlarında Azerbaycan’da topraklar işgal ediliyor. Bir an önce barışa, savaşı durdurmaya ihtiyacı var. Bişkek Protokolü’nü kabul ettiler. Bu süreçten sonra 27 ile 30 yıl arası boyunca Minsk Grubu taraflara birçok öneri sundu.”

İkinci Karabağ Savaşı’nın bölgesel ve küresel etkilerini ve tarihi süreci anlatan Dr. Öğr. Üyesi Elşan İzzetgil sözlerine şöyle devam etti: “İşgâl edilen Karabağ dışında 7 ilin Azerbaycan’a iade edilmesi, daha sonra göçmenlerin, kaçakların tekrar yerine dönmesi ve bundan sonra Karabağ’ın hukuki statüsünü korumak. Ermenistan hiçbir zaman bu önerilere yaklaşmadı. Bu süreçte Ermeni halkı zamanla Rusya’ya bağımlı hale geldi ve 30 yıl boyunca devam etti.”

2016’da dört günlük bir savaşın tekrar başladığını ve Ermenistan’ın topyekün saldırdığını anlatan Dr. İzzetgil, “Stratejik bir nokta olan Leletepe diye bir tepeyi alabildik, bu Azerbaycan’da topraklarımızı geri alabiliyoruz duygusunu yaşatırken Ermenistan’ı daha çok hırçınlaştırdı ve 2020 yılında Karabağ ile alakası olmayan Tovuz’ a saldırdı. Bu nokta demiryollarının geçtiği stratejik bir nokta. Burada nokta atışı ile 12 subay şehit edildi. Azerbaycan’da ve uluslararası bağlamda ciddi bir tepki gördü bu durum. Azerbaycan askerleri stratejik bir hareketle 10 bin kilometreden fazla topraklarını geri almayı başardı.” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Can Ceylân, bu tür anma programlarının çoğalmasının yanı sıra, Türk Dünyası Olimpiyatları ve Turan Kupası gibi sportif faaliyetlerin bölgede barış ve istikrarı daha kalıcı hale gelmesinde katkı sağlayacağını belirtti.

Katılımcılardan gelen soruların cevaplanmasının ardından program, konuşmacılara belge takdim edilmesi ve fotoğraf çekimi yapılmasıyla son buldu.

Haber-Fotoğraf: Hazal Karadağ, İdil Aladağ

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.