Öğretmenlerden, Geleceğin Öğretmenlerine Deneyim Paylaşımı
Kastamonu Üniversitesi’nde 24 Kasım Etkinlikleri Programı kapsamında Eğitim Fakültesi ve Sınıf Öğretmenliği Topluluğu (SÖĞÜT) tarafından ‘’Öğretmenlik Deneyimi Paylaşımı Programı’’ gerçekleştirildi.
Kastamonu Üniversitesi’nde ”24 Kasım Etkinlikleri Programı” kapsamında Eğitim Fakültesi ve Sınıf Öğretmenliği Topluluğu (SÖĞÜT) tarafından ‘’Öğretmenlik Deneyimi Paylaşımı Programı’’ gerçekleştirildi. Ahmet Yesevi Konferans Salonu’nda düzenlenen program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.
Deneyim paylaşım programında öğretmenlik mesleğinin farklı yönleri ele alınarak Tuğba Harmankaya ‘’Bir Hayat Boyu İz Bırakanlar’’, Hazal Ateş Özden ‘’Geleceği İnşa Eden Eller’’ başlıklı sunumlarıyla konuşmacı olarak katıldı.
Moderatörlüğünü ve akademik danışmanlığını Doç. Dr. Hafife Bozdemir Yüzbaşıoğlu yaptığı programa, Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kaçar, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. İbrahim Kepceoğlu, Temel Eğitim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Eyüp Akman ve birçok öğrenci katıldı.
Sınıf öğretmeni Hazal Ateş Özden, konuşmasında Kastamonu Üniversitesi’nden mezun olduğunu ve bundan gurur duyduğunu dile getirerek, kendi öğretmenlik deneyimini öğrencilere aktardı. Özden, 6 yıldır öğretmen olduğuna değinerek ilk atandığı Muş ilinde görevli olduğu Tepeköy 60. Yıl İlkokulu’nda köy okulu öğretmeni olmanın zor olduğunu, bu zorluğun bir o kadar da anlamlı ve değerli olduğunu vurguladı. Köyde olmanın kelimelerle anlatılamayacağını söyleyen Özden, tarifsiz bir duygu olduğuna değinerek görev yaptığı köyde büyümüş gibi hissettiğini meslektaşlarına anlattı.
Özden, “Biri ‘Nerelisin’ diye sorduğunda dilimin ucuna önce ‘Tepeköy’ geliyor. Çünkü bu köye aidiyet duyuyorum. Öncelikle sıcacık bir ortamdasınız. Herkesin kapısı size sonuna kadar açık. Atama tercihim sorulsaydı yine bu köyü seçerdim.’’ dedi
Ev ziyaretleri yaparken ‘Neden bilmeyenlere okuma yazma öğretmeyeyim ki’ diye düşünen Özden, köyde okuma yazma bilmeyen kadının kalmaması ve kimseye muhtaç olmamaları için velilerine okuma yazma öğretmeye gittiğini söyledi. Küçük çocukları ve bakmak zorunda oldukları hayvanları olduğu için okula gelemeyeceklerini düşünen Özden, ‘Onlar gelemiyorsa ben giderim’ diyerek kapı kapı dolaşmaya başladığını bir yandan çaylarını, kahvelerini yudumlarken bir yandan da okuyup yazdıklarını söyledi.
Özden, meslektaşlarına ‘Kendi hassasiyetleriniz çocukların hassasiyeti olacak’ şeklinde hatırlatmada bulunarak, çocukları heveslendirmeleri gerektiğini, ne kadar çok imkansız gözükse de isteyerek her şeyi yapabileceklerini söyledi.
Mavi önlüklü öğrencilerinin gözlerindeki ışığı, hevesi ve merakı gördüğünü söyleyen Özden, Mustafa Kemal Atatürk’ün ’’Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır’’ sözünü hatırlatarak bu sözün ne kadar kadar anlamlı olduğunu vurguladı. Doğanın en büyük nimet olduğunu, meslektaşlarının bundan yararlanmaları ve bazı tabuları yıkmaları gerektiğini aktardı. Öğrencilerin özel hissettirilmesi gerektiğini vurgulayarak öğretmenlerin öğrencilerin hayatında oluşturduğu kalıcı etkileri ve mesleğin manevi boyutlarını etkileyici bir şekilde anlatarak konuşmasını bitirdi.
Sınıf Öğretmeni Tuğba Harmankaya, konuşmasında geleceğe yönelik adımların atılması sürecini vurgulayarak Sınıf Öğretmenliği Üniversite Topluluğu’na (SÖĞÜT), Rektörlük ve Dekanlık iş birliğiyle sağlanan olanaklara teşekkür ederek başladı.
Görev yaptığı Muş’ta yıllardır köy köy gezerek çocuklara zeka oyunları öğreten sınıf öğretmeni Tuğba Harmankaya, pandemi döneminde de boş durmadığını dile getirerek, en ücra köylere bile giderek okuma atölyeleri kurduğunu, bu sayede çocukların evde kapalı kalıp, kendilerini yalnız hissetmelerini önlediğini anlattı.
Harmankaya bir öğrencisi hakkında şunları söyledi: “Neşe’nin ilkokulu bitirdikten sonra ortaokulu okuması konusunda bazı sıkıntılar yaşadığını duydum ve ailesiyle iletişime geçtim. Neşe’nin babası ve annesiyle görüştüm. Onlara kız çocuklarının okumasının önemini anlattım. Onlar da tüm samimiyetleriyle kendi evlerinden birisi gibi beni kucakladılar. Neşe ile ortaokul ve lise süreçlerinde de ilgilenebilme fırsatım oldu. Eğitim sürecini başarıyla tamamladı.”
Harmankaya, meslektaşlarına yönelik yaptığı konuşmada, olağandışı hayaller kurmanın ve bu doğrultuda ilerlemenin başarıya ulaşmada önemli bir rol oynadığını ifade ederek “Sıradan olmayan hayaller kurduğunuzda, sıradan olmayan çözümler buluyorsunuz” dedi.
Prof. Dr. Seyit Ateş’in çocuk edebiyatı üzerine yazdığı eserlerle tanışmasının önemli bir dönüm noktası olduğunu belirten Harmankaya, bu eserlerin dünyasını değiştirdiğini ve meslektaşlarının da bu tür edebi eserlerden faydalanması gerektiğinin altını çizdi.
Harmankaya, öğretmenlik mesleğinin önemini sorgulayan bir yaklaşımla “Öğretmen nedir?” sorusu sorarak, öğrencilerin anlamlı bir şekilde dinlenmesinin, gereksinimlerinin ve beklentilerinin anlaşılabilmesinin öğretmenlikte kritik yeteneklerden biri olduğunu vurguladı.
Harmankaya, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘’Benim, Türk milletine, Türk Cumhuriyeti’ne ,Türklüğün geleceğine ait ödevlerim bitmemiştir; siz onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz’’ sözünü meslektaşlarına hatırlatarak ilerideki meslek hayatlarında bu sözü diğerlerine aktarmaları gerektiğini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
Programın sonunda katkılarından dolayı konuşmacılara teşekkür belgeleri Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kaçar tarafından takdim edildi.
Doç. Dr. Hafife Bozdemir Yüzbaşıoğlu, konuşmacılar adına TEMA Vakfı’na ağaç bağışı yaparak programa anlam kazandırdı.
Program, topluluk başkanı Mehmet Abacıoğlu’nun kapanış konuşması ve katılımcıların hep birlikte seslendirdiği ‘’Benim Adım Öğretmen’’ şarkısı ile coşkulu bir şekilde sona erdi.
HABER-FOTOĞRAF: TUĞÇE KARAFAKIOĞLU